Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, 25 Ocak Çarşamba günü TBMM grup toplantısında;
İsveç’te Kur’an-ı Kerim’e ve kutsal değerlerimize yönelik yaşanan çirkin olaya,
30 Aralık’ta Ankara’da Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş’e karşı düzenlenen suikastın hâlâ aydınlatılmaması ve yargı sürecinde yaşananlara,
İYİ Parti Gençlik Politikaları Başkanlığı’nın gençlerin oy kullanması için başlattığı seferberliğe,
Nebati Bakan’ın enflasyonla mücadele ve Türk lirasındaki değer kaybına yönelik açıklamalarına,
Orman köylülerinin yaşadığı sorunlara ve orman köylüleri için çözüm önerilerine,
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 14 Mayıs’ta seçim olacağını açıklarken dile getirdiği; Demokrat Parti’nin 1950 seçimlerindeki ana sloganı olan; “Yeter, söz milletindir!’’ söylemine ilişkin görüşlerini paylaştı.
(TAM HALİ)
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, İsveç’te Kur’an-ı Kerim’e ve kutsal değerlerimize yönelik yaşanan çirkin olaya ilişkin iktidarın somut bir adım atmadığını söyleyerek;
“Bu aşağılık eylem, fikir özgürlüğü olarak pazarlanamaz. Nitekim bunu, sadece biz değil; İsveç’in de taraf olduğu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de söylüyor. Sözleşme kapsamında, bu şekilde korunan bir özgürlük yok. Yani; İsveç hükûmeti, bu eylemi engellememekle ve üstüne üstlük, yapılmasına müsaade etmekle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi yükümlüklerini de ihlal etmiş bulunuyor. Dolasıyla, bu tablo karşısında biz de; İsveç’te, İYİ Parti gönüllülerimizden bir grubu hareket geçirdik. Cuma günü, Stockholm’deki bir yerel mahkemede failler hakkında, suç duyurusunda bulunacağız. Bu nefret suçunun gerçekleşmesine, yol verdiği için, İsveç hükûmetini, yargıya şikâyet edeceğiz ve nihai olarak, bu davayı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin, ilgili maddeleri kapsamında açacağız. Bu haklı hukuk mücadelemizin, nereye varacağını, önümüzdeki süreçte, hep birlikte göreceğiz. Tüm iç hukuk yolları, tüketildikten sonra, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidilecek. Ve inanıyoruz ki; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de, bizi haklı bulacak. Eğer, bu hedefimize ulaşırsak, İsveç’in, kendi iç yasalarını, yeniden tanzim etmesine ve bu yöndeki eylemlere bir daha, müsaade etmemesine, vesile olacağız.’’ diye konuştu.
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, 30 Aralık’ta Ankara’da Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş’e karşı düzenlenen suikastın hâlâ aydınlatılmaması ve yargı sürecinde yaşananlar karşısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı göreve çağırarak;
“Gözlerini kapa sayın Erdoğan bir hayal et. Bengisu da, Banuçiçek de torunlarınla yaşıt. Böyle bir cinayete kurban giden Allah muhafaza oğlunu düşün, Allah muhafaza damadını düşün. Ve torunlarının o tabutun arkasından ağlayamadan, gözleri kupkuru, sesleri kesik kesik; “Baba, baba, baba” diye bağırışını hisset. Hisset sayın Erdoğan, hisset. 2017’de bir referanduma gidildi. Kararlarını tek başına almak; her işi daha çabuk, daha iyi, daha güzel yapmak için elindeki, ayağındaki prangaların ortadan kaldırılmasını istedin. Bu millet de sana evet dedi. Bengisu’ya borcun var sayın Erdoğan. Banuçiçek’e borcun var sayın Erdoğan. Ayşe Ateş’e borcun var sayın Erdoğan. Musa Ateş’e borcun var sayın Erdoğan. Sinan Ateş’in dayısı; ‘Yıllardır Cumhur İttifakı’nı destekleriz. Yeğenimin katilini bulun.’ diyor sayın Erdoğan. Seçmeninin, senelerce sana oy verip seni ayakta tutan, her derdini yerine getirmiş seçmeninin yeğeninin katilini bulmak devlet başkanı olarak görevin sayın Erdoğan, görevin! Bu görevini yerine getireceksin Erdoğan. Görevini yerine getir Erdoğan! Şimdi bizim, bu rezalete susacağımızı, çevrilmek istenen dümenleri kabulleneceğimizi, Sinan Başkan’ı unutacağımızı zannediyorsan, çok yanılıyorsun! Devlet ciddiyetine olan inancımız, devlet ciddiyetinin var olması gerektiğine olan inancımızla bugüne kadar edepli bir biçimde devletin kurumlarını yöneten senin tarafından görevlerin yerine getirileceğini bekledik, edepli bir biçimde bekledik ama şu andan itibaren susmayacağız! Kabullenmeyeceğiz! Unutmayacağız! Gerçekler ortaya çıkana kadar, bu olayın peşinde olacağız!’’ dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın erken seçim tarihini okulların açık olduğu 14 Mayıs olarak açıklamasının esas sebebinin ikametgâh adreslerinden farklı şehirlerde üniversite okuyan gençlerin oy kullanmasının önüne geçmek olduğunu dile getiren Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, İYİ Parti Gençlik Politikaları Başkanlığı olarak gençlerin oy kullanması için bir seferberlik başlattıklarını; “İYİ Parti Gençlik Politikaları olarak bir seferberlik başlatıyoruz! İster şehir içinde, ister şehir dışında otursunlar, fark etmeksizin gençlerimizin, bulundukları şehirlerde, oy kullanabilmeleri için atmaları gereken adımlara yapmaları gereken başvurulara dair onları, tek tek bilgilendireceğiz. Gerekirse, kapı kapı dolaşacak her bir gencimizin, oyunu kullanması için tüm gücümüzle çalışacağız! Eğer ki, başvuru gününü, kaçıranlar olursa da hangi siyasi düşünceden olduğunu, hangi partiye oy vereceğini sormadan, sorgulamadan ikametgahlarının bulunduğu şehirlere ücretsiz olarak, götürülmelerini oy kullandıktan sonra da, geri getirilmelerini İYİ Parti olarak, biz sağlayacağız!’’ sözleriyle anlattı.
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin enflasyonla mücadele ve Türk lirasındaki değer kaybına yönelik açıklamalarına dair; ‘’Muhteremler hem enflasyonla mücadeleyi hem de, Türk Lirası’nı, değersiz hâle getirmeyi aynı anda hedefleyemezsiniz. Birinden birini, öncelemeniz gerekir. Eğer ki, Türk Lirası’nın, değersiz olmasını savunuyorsanız; ‘Yaşasın enflasyon!’ demeniz gerekir. Ki zaten siz, düpedüz bunu savunuyorsunuz. En azından dürüst olun. Hadi, açık açık söyleyin. Hadi gidin; ‘Yaşasın enflasyon!’ yazan, enflasyon canavarlı tişörtler bastırın. ‘Yaşasın yoksulluk!’ yazan, billboardlar yaptırın. ‘Kahrolsun zenginlik, yaşasın fakirlik!’ yazan broşürler yaptırın. Dürüstçe çıkın ve deyin ki; ‘20 yılın sonunda, bizim, Türkiye ekonomisi için, bulduğumuz çözüm budur: Biz, milletimize, zenginliği çok görüyoruz ve yaşasın enflasyon diyoruz.’ deyin de kurtulun. İtiraf edin de, rahatlayın. Milletimize de, daha fazla; bizzat kendinizin azdırdığı ‘Enflasyonla mücadele ediyoruz’ yalanını söylemeyin.’’ diye konuştu.
Her hafta farklı kesimlerden sorunları bulunan vatandaşları Meclis kürsüsüne çıkarıp söz veren Genel Başkanımı Sayın Meral Akşener, bu hafta sözü Tarım Orman İş Genel Başkanı Şükrü Durmuş’a verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 14 Mayıs’ta seçim olacağını açıklarken dile getirdiği; Demokrat Parti’nin 1950 seçimlerindeki ana sloganı olan, “Yeter, söz milletindir!’’ söylemine ilişkin; “Biz bu günlere “Yeter söz milletindir!” diyerek milletimizle omuz omuza geldik.’’ diyen Genel Başkanımız bu sözlerin özünde parti devleti anlayışını ve otokrasiyi değil; milletin kayıtsız, şartsız egemenliğini ve demokrasiyi temsil ettiğini vurgularken;
“Biz; kendini devlet sananlardan değil; kendini milletine adayanlardan olduğumuz için; ‘Yeter söz milletindir! diyoruz. Biz; onlar gibi, Rahmetli Menderes’in, aziz hatırasından, siyaset devşirmek için değil; Türk’ün demokrasi sancağını, geleceğe taşımak için, ‘Yeter söz milletindir!” diyoruz. İşte o nedenle; Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında; itibar da, güç de, zenginlikte de devletimizindir! Söz de, karar da, yetki de milletimizindir! Hiç merak etmeyin; Türkiye’nin ikinci asrının şafağında; Mayıslar bizimdir!’’ diyerek konuşmasını tamamladı.